En son 11 şubat günü bir şeyler yazmışım bloğa şimdi fark ettim...Bugün itibariyle mart geldi malumunuz. Kısacası sevgili okur, bendeniz yine mini bir depresyon atlattım.
"Yahu bizim zamanımızda depresyon mu vardı?" diyor annem bazen. Haklı da. Ama işte ben bu her başımız sıkıştığında ismini zikrettiğimiz hastalığın en çok rağbet gördüğü dönemde doğdum. Ne yapalım...Sık sık giriyorum:)
Ayrı kaldığımız dönemde neler oldu merak edenler varsa kısa özet geçeyim. Kendimden nefret ettim, evden dışarı adım atmadım, bana iyi niyetle yaklaşan insanların hepsinin kalbini kırdım buna ek olarak stresten geceleri sıktığım için 2 dişimi de kırdım. Yaş 35 ağızda diş kalmadı :)
Her neyse...sonra ne mi oldu? Yine bir kuvvet beliriverdi içimde bir yerlerde.
Filmlerde olur; kahramanımız çok acı çeker ve tam pes etmek üzereyken biri ile karşılaşıp hayatın anlamını fark eder...
OLMADI maalesef:) evden çıkmadığım düşünülürse biri ile tanışmam da mümkün değil zaten:) Ama 20 gün sonra aynaya bakmaya karar verdim diyebilirim. Dişlerimi incelerken(ağzımda dikişler var) bir anda kendimle göz göze geldim. Papaz gibi kabarmış saçlarım, Mahsun Kırmızıgül ya da Özcan Deniz'in ilk zamanlarını aratmayan kaşlarım, hareketsizlikten alınan kilolar yüzünden balon gibi olan suratım, elma yanaklarım...
Tam korku filmi:) normalde bu yüzleşmeden sonra saatlerce ağlardım ama ne oldu bilin bakalım? Gülmeye hatta kahkaha atmaya başladım. Kendime bakıp hatta aynadaki kendime "Noldu ulan sana?!" şeklinde sevimli şeyler söyleyim bir saat kadar güldüm.
Bizim apartmanda duvarlar epey ince. Bence komşular sonunda delirdiğimi düşünüyorlar:) Ancak size bir sır vereyim mi? Hani Kadir Tapucu söylemişti ya :)"DÖNÜŞÜM MUHTEŞEM OLACAK"
Kendinle barışma durumu başlamış. Haydi hayırlısı ☺
YanıtlaSilKendinle barışma durumu başlamış. Haydi hayırlısı ☺
YanıtlaSil