31 Ekim 2014 Cuma

BASİT BİRKAÇ KURAL İLE BAŞLAYALIM






Tartıdan kaçmayın

Birçok kez duymuşsunuzdur, Hani çok sık duyunca anlamını yitiren cümleler var ya. Bu da onlardan. Ancak ne yazık ki yüzde 100 doğru. Hayatınızda bir sorun varsa onunla yüzleşin. Jean pantolonunuz sıkmaya başladıysa, ayakkabılarınızı bağlarken hafiften ter basıyor, göbeğiniz size baskı yapıyorsa tartı sizi çağırıyor demektir.
Sokakta insanları tartarak para kazanan küçük çocuklar vardır. Onlar hayatımın bir döneminde “öcü”lerimdi. Bir tanesinin beni upuzun bir cadde boyunca kovaladığını ve ardımdan sırıtarak “Ablaa tartalım” dediğini anımsıyorum. Ne kabus ama! Kısacası tartılmanın kolay olmadığını biliyorum. Göreceğiniz rakamı az çok tahmin eder ve “Bunu ben kendime nasıl yaptım?!” dememek için kaçarsınız. Ancak tekrarlıyorum yapmayın! Önerim çok sevdiğiniz bir dostunuzu ya da eşinizi yanınıza alın ve bırakın acı gerçeği(!) sadece o görsün. İki haftalık bir diyetten sonra da yeniden birlikte tartılın. Hem takdir edilme duygusu sizi harekete geçirecek hem de o ilk şoku hiç yaşamamış olacaksınız.


Kimseye “diyetteyim” demeyin


   Çünkü değilsiniz. Durumunuz bazı yiyecekleri bir süreliğine hayatınızdan çıkarmaktan ibaret değil. Siz düzeninizi değiştireceksiniz. Yemek için yaşamaktan yaşamak için yemeye transfer oluyorsunuz diyelim. Hem bu kadar büyük bir olayı cılız bir “Diyetteyim almayayım” ile geçiştirmek haksızlık olmaz mı?
Bir de ne hikmetse insanlar sizin diyette olduğunuzu duyduklarında birbirinden cazip(!) önerilerde bulunmaya başlarlar. “Bir hamburgerden ne olur canııım?”, “Boşver yahu! Haftaya birlikte başlarız”, “Aslında senin fazlan yok ki şekerim” gibi. En iyi taktik: “Canım istemiyor” demek. Evet, isterseniz o pastadan yiyebilirsiniz ama bugün canınız çekmiyor. 


En büyük yalan: “Yarın başlarım”


Diyelim ki oldukça kalorili bir yemek yediniz üzerine de canınız tatlı çekti ve bu satırları o tatlının son çatalını midenize indirirken okuyorsunuz. Mühim değil, geç kalmadınız. Bu, her an başlayabileceğiniz bir yolculuk. Yani “Yarın”, “Pazartesi”, “Tatil sonrası”, “Yaza doğru” gibi zaman kalıplarına kendinizi hapsetmeyin. Değişmek istiyor musunuz? Şu andan daha uygun bir zaman asla olmayacak, benden söylemesi.


Hareket etmeyi sevin


Kan ter içinde kalmayı, saatlerce aslında hiçbir yere varmayan bir bandın üzerinde koşmayı ve gece yatağa yattığında bacaklarının, kollarının ince ince sızlamasını kimse sevmez değil mi? Cevap veriyorum: Ben bayılıyorum! Kendinize bir şans verirseniz siz de seveceksiniz. Aslında durum basit: Vücut spor yaparken ‘mutluluk’ hormonu olarak  da bilinen endorfin salgılamakta. Spor salonlarının çıkışlarında kendine güveni tam, yüzünde “doğru bir iş yapmış olmanı huzuru” ile kocaman gülümseyen insanlara rastlamanızın sebebi de bu. Bir dip not daha ekleyeyim: Beden, yağ yakmaya 20 dakika sonra başlıyor. Yani 20 dakika “Ne yapıyorum yahu ben burada?”, “Çok yorgunum keşke yarın gelseydim” gibi negatif düşüncelerle mücadele edebilirseniz hormonlarınız sizi ele geçirecek ve ister istemez işin keyfine varacaksınız. 6 yıldır hemen hemen her gün 2 saatini salonda geçiren biriyim, bana güvenin. Önümüzdeki haftadan itibaren spor salonunda yaptıklarımı, hangi bölge için hangi hareketleri kaç tekrar olarak uyguladığımı ve sonuçlarını da sizlerle paylaşıyor olacağım.

 

 

1 yorum:

  1. Hakkinizda hiçbir sey bilmiyorum.. Ama ufaktan ufaktan ilgimi çekmeye başladı yazilariniz :)) takipteyim devamını bekliyorum ;))

    YanıtlaSil