Öncelikle sizlerle yine burada buluşmak çok keyifli. Dünyanın en tembel insanlarından biri olduğum için blogda dikiş tutturamıyorum. Baksanıza en son ne zaman yazmışım.. peh!
Kısacası gaza gelmeye ihtiyacım var. "Hadi Pelin yaparsın, aslansın kaplansın" lazım (top sizde)
Şimdilerde yine bir heyecan sardı. Hayatımda birkaç ay önce söyleseler "hadi oradan" diyeceğim (tamam tamam tepkimi belki birazcık!! Daha argo verebilirdim ) gelişmeler var. Anlatayım istedim.
MESELA
"Asla onsuz yapamam" dediğim birçok şeyi terk ettim.
İstanbul'dan ayrıldım. Doğup büyüdüğüm, içinde birçok kimlik değiştirip kendimi aradığım şehri bırakıp güneye BODRUM'a geldim. Bu noktada en önemli şey: ben artık kendimi aramayı bıraktım. Evet sevgili okuyucu. İnsanın ararken deneyimlediği şeyin ta kendisi olduğunu anca şimdi kavradım.
Artık saçlarımı "sarışın olmak havalı" diye iki ayda bir boyatıp onları plastikleştirmiyorum.
Göz kenarında beliren çizgilerin beni "yaşlı" gösterdiğine dair inancım da yok. Daha doğrusu onların "gençlik" ile alakası olmadığını fark ettim. Yaş, bedenin şekil değiştirmesi ile gelinen bir nokta değilmiş. İnsanın ruhuyla alakalı, onun yaşamla arasındaki bağın kuvvetiyle doğru orantılı bir meseleymiş.
ÇÜNKÜ
Mutlu olmayı seçerse insan "genç" kalıyormuş.
Bu kadar basit. Bu yüzden fotoğrafı koymak istedim. Zira 20 yıldır ilk kez saçlarım kendi renginde, yüzümde "bakım" adına yapılan gereksiz bir müdahile yok ve en güzeli gözlerimdeki parıltı yüzde 100 GERÇEK.
Peki bundan sonra ne yapacaksın? Diyenlere cevabım: İçimden geldiği gibi yaşayacağım. İstanbul'u yuvam zannederdim şimdi anladım ki esas yuvam "o" imiş... sarışın ve 'gergin'ken güzel olduğumu zannederdim ama "o" dedi ki "sen olduğun gibi kal, kendinle oynama, kavga etme..."
Bir yerde okumuştum. Aşk insanı güzelleştirir diye. Doğru ama ben bu lafı epey yanlış anlamışım. İnsan aşık olduğunda fazla süslendiğinden ya da karşı tarafa güzel gözükmek için ekstra gayret ettiğinden böyle diyorlar sanırdım. Ne şapşallık..
Oysa gerçek aşk. Olduğun gibi kalabilmek, içinde-dışında iyi-kötü-çirkin-yamuk-garip ne varsa onu kabul etmek ve öylece kendini "o"nun gözlerine teslim edebilmekmiş.
Şimdi bambaşka bir şehirde, "o"nunla birlikte bugüne dek hiç olmadığım kadar "gerçek" haldeyim.
Sizler de orada olduğunuz sürece "anlatmaya" devam edeceğim..